Osmanlı’da Bilim ve Teknoloji Devrine Dair Bilgiler
Osmanlı’da Bilim ve Teknoloji Devrine Dair Bilgiler! 19. Yüzyıldan itibaren Osmanlı tarihine, biri dışarıdan, diğeri içeriden paralel iki yorum hakim olmuştur. Bu yorumlar, Osmanlı Devleti ile Batı arasındaki bilim ve teknolojinin anlaşılma ve gelişme süreçlerini karşılaştıran bir değerlendirme sunmaktadır.
Osmanlı’da Bilim ve Teknoloji Devrine Dair Bilgiler! Bunlardan ilki, Osmanlı İmparatorluğu’nu oryantalist söylemin bir parçası olarak görüyordu. Bu tartışmada Doğu; donmuş, gelişmemiş, pasif, edilgen ve her zaman ikincil ve Batı’nın gerisinde olanı temsil ediyordu. İkinci görüş içeridendi; ancak bu da Osmanlı tarihini Batılı bir yorum kadar anlaşılamaz hale getirdi.
Öte yandan, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme noktasına geldiği bir altın çağ varsayılmış ve sonraki dönemler yeni gelişmeler göstermemekle suçlanarak reddedilmişti. Doğu ve Batı medeniyetleri olarak ayrılan tarihi medeniyetlere bakacak olursak, Doğu medeniyetlerinin üstünlüğü zemininde Batı’nın Doğu’dan aldığı medeniyetlere yeni eklemeler yaptığını görebiliriz. Batı, tarihi süreçte bilim ve teknolojide Doğu’yu geride bırakmıştır.
Osmanlı’da Bilim ve Teknoloji
Doğu ve İslam medeniyetlerinin mirasını devralan ve hakimiyetini yüzyıllarca sürdüren Osmanlı Devleti, özellikle 17. yüzyılın sonlarından itibaren Batı bilim ve teknolojisinin gelişiminin gerisinde kalmıştır. Bu sürece uyum sağlayamamıştır. Batı’nın bilim ve teknolojide ilerlemesinin sebebi, Osmanlı’nın neden bilim ve teknolojiden tamamen vazgeçmediği ve gelişmeleri geç yakaladığı şeklindeki gerici tarihsel anlayışın aksine, Doğu’nun etkisiyle olmuştur.
Osmanlı Devleti her ne kadar bilim ve teknoloji olarak geri kaldıysa da Batı’daki bilimsel ve teknolojik atılımlara odaklanma çabası göstermiştir. Bu kapsamda Osmanlı Devleti’nin başlıca eğitim kurumları olan medreseler aynı zamanda bilim ve teknolojinin ilerlediği kurumlardır. Eğitimin parasız olduğu medreselerin üst bölümlerinden mezun olanlar kadı veya yönetici olarak topluma hizmet etmişlerdir.
Her devirde mantık, matematik ya da astronomi gibi akli ilimlerin dine aykırı olduğunu düşünenler olmuştur. Osmanlı medrese anlayışı da Sünni İslam’ın liberal geleneklerini takip etmiştir. Ancak daha sonra eğitimli Müslüman ve Türk mühendisler, işçiler; orijinal olarak yabancılar ve azınlıklar tarafından kurulan, teknik uzmanlar tarafından inşa edilen ve bakımı yapılan fabrikalara katılmışlardır. Bu dönemde çeşitli gazete ve dergide sınırlı sayıda da olsa fabrikalarda çalışan işçi, mühendislik ve endüstri okullarındaki öğrenciler ve akademisyen tarafından okunabilen teknik makaleler de yayınlanmıştır.